Fetal Büyüme

Fetal Büyüme

Amerika’da her yıl yaklaşık 4 milyon düşük ve yüksek doğum ağırlıklı doğar. 2500 gram altı olarak tanımlanan düşük doğum ağırlığı bu anormal 700.000 doğumun yarısından biraz azını oluşturur ve bunun içinde büyümeleri daha uterusta iken bozulmuş olanların tanı sıra prematüre doğumlar da vardır. Her ne kadar bu olayların çoğunluğu prematüre olsa da Ulusal Sağlık Örgütü  yaklaşık 40.000’ inin zamanında doğduğunu bildirilmektedir.

4000 gram ve ya daha üstü olarak tanımlanan makrozomi, 1997’ de Birleşik Devletlerde her 10 doğumun 1’ inde görülmüştür. Makrozomik infantların insidansı 1980’lerde yaklaşık % 11’ lerde maksimuma çıktıktan sonra 1991’ den beri düşmektedir. 2000’ li yıllarda ise bayağı bir düşüş olmaktadır. Özellikle ülkemizde bu konuda yapılan araştırmalarda aşırı bir düşüş söz konusu olmuştur.

İnsan fetusunun büyümesi, birbirini takip eden doku ve organ büyümesi, farklılaşma ve anne tarafından karşılanması, bunların plasental transferi ve genom tarafından yönlendirilen fetal büyüme potansiyelince belirlenen matürasyonla karakterizedir.

Fetal büyüme 3 ayrı hücre büyüme safhasına ayrılmıştır. Başlangıç fazı olan perplazi ilk 16 hafta boyuncadır ve hücresaysında hızlı bir artış ile karakterizedir. 2. Faz 32. Haftaya kadar uzar hem hücresel hiperplaziyi hem de hipertroiyi içerir. 32. Haftadan sonra fetal büyüme hücresel hipertorfi ile olur ve faz boyunca maksimum fetal yağ ve glikojen depolanması meydana gelir. Bu 3 hücre fazları boyunca görülen fetal büyüme oranları 15. Haftada 5g/gün, 24. Haftadan sonra 15- 20 g/gün, 34. Haftadan sonra 30 – 35 g/gün’ dür.

Her ne kadar fetal gelişim sürecinde bir çok faktör üzerinde durulmuşsa da normal fetal gelişimi sağlayan ana selüler ve moleküler mekanizmalar iyi anlaşılmamıştır. Fetal yaşamın erken dönemlerinde büyümenin temel belirleyicisi fetal genomdur fakat gebeliğin ilerleyen dönemlerinde çevresel, besinsel ve hormonal etkiler giderek artan öneme sahip olur.

İnsülin ve insülin benzeri büyüme faktörü 1 ve 2’ nin ( Growht Hormon) fetal büyümenin ve kilo alımının düzenlenmesinde rolü olduğuna dair önemli kantılar vardır.

Fetal büyüme yeterli miktarda besin varlığına da bağımlıdır. Fetusun maruz kaldığı hem fazla hem de eksik maternal glukoz varlığının fetal büyümeyi etkilediği gösterilmiştir. Bur çerçevede, aşırı glisemi makrozomi yaparken  düşük glukoz seviyelerinde fetal büyüme geriliği ile bağlantılı olur. Gerçekte orta derecede diyabetik bir annenin makromik bebeği, aşırı maternal glukoz varlığının etkilerine  bir örnektir.

Amino asitler ve yağlar gibi diğer besin maddelerinin maternal fetal transferinin fizyolojisi ile ilgili nispeten daha az bilgi mevcuttur.

Büyüme geriliği gösteren fetuslarda  protein eksikliği durumlarında görülen biyokimyasal değişikliklere benzer amino asit bozuklukları tespit edilmiştir.

Her ne adar gebelikle birlikte lipid metobolizmasında spesifik (özel) değişiklikler olsa da plazma trigliserid düşük yoğunluklu lipoprotein kolestrol ve total kolestrollerin hepsi normalde gebelik boyunca yükselir. Bunların fetal etkilerine ilişkin çalışmalar sınırlıdır.

Tibbiyardim.com yazarı
Şahin Gül


facebook-paylas

Etiketler

Yorum Yok





Tibbiyardim.com Site İçi Arama:

Ana Sayfa

Anasayfa Anasayfa için tıklayınız !

Reklam