Sabuncu oğlu Şerefeddin Kimdir ?

Sabuncu oğlu Şerefeddin Kimdir ?

 

1386 yılında dünyaya gelen Sabuncuoğlu Şerefeddin, Osmanlı döneminin en iyi cerrahlarından olarak bilinmektedir. 1465 yılında yazmış olduğu Cerrâhiyye-i İlhâniyye eseri ile adından sıklıkla söz ettirmeyi başarmıştır. Amasya doğumlu olduğu bilinen Sabuncuoğlu Şerefeddin’in adı Amasya’da Hacı İlyas olarak bilnen bir mahallede yaşatılmaktadır. Çelebi Sultan Mehmed’in hekimliğini yapmış olan Sabuncuoğlu Şerefeddin, dedesi ve babası gibi tıp alanında çalışmalar yapmış ve onlar gibi hekim olmuştur.

 

Sabuncuoğlu Şerefeddin ilk tıp eğitimini Amasya’da kurulmuş olan Bimarhane’de Burhaneddin Ahmed hocadan tıp derslerini almış ve burada hekim olarak göreve başlamıştır. Yaklaşık olarak 15 yıl kadar burada hekim olarak çalışan Sabuncuoğlu Şerefeddin, 1385 ve 1440 yılları arasında Kastamonu’da yaşamını sürdürmüştür. Bu süre zarfında çalışmalarını aksatmadan devam eden Sabuncuoğlu Şerefeddin, Cerrâhiyye-i İlhâniyye eserini tamamlayarak İstanbul’a giderek bu eserini Fatih Sultan Mehmed’e sunmuştur. Dönemin hekimleri ile kendisi arasında en büyük fark ise Sabuncuoğlu Şerefeddin’in diğer hekimlerin aksine daha çok cerrahlık alanında kendini geliştirmeye çalışarak ilaç kullanmak yerine cerrahi müdahaleler ile hastalıkların tedavi edilmesine katkı sağlamıştır. Dönemin hekimleri birçok cerrahi müdahale gerektiren hastalıklar karşısında ilaçla tedavi yöntemlerine başvursalar da Sabuncu oğlu Şerefeddin, cerrahi müdaheleler yaparak hastaların çoğunu sağlığına kavuşturmayı başarmış ve bu operasyonlar sırasında yeni bilgiler elde etmiştir.

Sabuncuoğlu Şerefeddin cerrahi işlemlerinin birçoğunu önce hayvanlar üzerinde denemiş ve başarılı olarak sonuçlandırmış olduğu deneyleri daha sonra insanlar üzerinde de denemiştir. Ayrıca Sabuncuoğlu Şerefeddin birçok kez hayvanlar yerine kendi üstünde deneylerde yapmış ve bu deneyimlerini de yazdığı eserde detaylı bir şekilde anlatmıştır. Sabuncuoğlu Şerefeddin bir panzehir üzerinde çalışmasını tamamlamasının ardından ilk olarak panzehiri kendisi içmiş ve daha sonra bir yılan bularak kendisini ısırtmış ve daha sonra panzehirin etkisini göstermesini beklemiştir. Fakat eserinde de belirttiği gibi yılanın ısırmasının ardından hiç bir zehirlenme belirtisi görmemiş ve yılanın ısırdığı parmağı bile şişmemiştir.

Deneyimleri sonucunda birçok ilacı bularak tıp tarihine adını yazdırmış olan Sabuncuoğlu Şerefeddin, bir gün yardımcısı ile birlikte Amasya yolunda ilerlerken bitlenirler ve bunun üzerine Sabuncuoğlu Şerefeddin, Cıva ve çam reçinesini karıştırdıktan sonra keten bir ipliğin üzerine sürerek boynuna asmış ve bir kısmını da koltuk altlarına sürmüştür. Bu şekilde bitlenmeyi yok eden Sabuncuoğlu Şerefeddin, aynı zamanda omuzlarında oluşan ağrının da dindiğini hissetmiş ve Amasya’ya vardığında bu konudaki deneyimini hemen kaleme alarak eserine eklemiştir.

Eserleri

 

1- Akrabadin Tercümesi (Akrabazin Tercümesi)

 

Bu eser II. Beyazıt döneminde yazılmıştır. Eser daha çok bir çeviri ürünüdür. İsmail-ülCürcani tarafından yazılmış olan “Zahire-i Harzemşahi” isimli eserde yer alan Akrabadin (farmakolojik) kısmının çevirisi olarak yayınlanmıştır. Sabuncuoğlu Şerefeddin çeviriyi bitirirken ek olarak bu kitaba iki bölüm daha katkı sağlamıştır. Eserde eczacılıkla ilgili bölümler yer almakta ve ilaçların hazırlanmış şekilleri ile başlamaktadır. Kitabın diğer bölümlerinde ise müfred, mürekkeb, ayırımıyla ve macun, eyariç, cevariş, ıtrıfil, kurs, süfuf, lauk, şurup, perverde, gargara, yağ ve merhemler gibi birçok ilacı sistemli bir şekilde hazırlanışları detaylı olarak anlatılmıştır.

2- Cerrahiyye-i İlhaniye

Bu eser, Ebûl-KâsımZehrâvî’ninKitabu’l-Tasrif eserinin çevirisi olarak nitelendirilmiş olsa da Sabuncuoğlu Şerefeddin tarafından bu eser Osmanlı İmparatorluğunda tıp bilimine dair oldukça fazla bilgiler sunmaktadır. Bu eser içerisinde yer alan 138 resim, 168 alet ve Sabuncuoğlu Şerefeddin tarafından yapılan ameliyatlar minyatür resimler ile çizilmiştir. Eser Türk Tıp Tarihine ışık tutarken aynı zamanda Resim sanatına dair bilgiler de sunmaktadır. Eseri tercüme olarak gören birçok kaynağın aksine, Sabuncuoğlu Şerefeddin tarafından yayınlanan esere birçok noktada eklemeler ve kendi tarafından yapılan cerrahi müdahaleler esnasındaki deneyimleri de bu esere ekleyerek yayınlamıştur.

3- Mücerrrebname

Sabuncuoğlu Şerefeddin bu eserinde genellikle yapmış olduğu deneyler ve bu deneylerin sonuçları hakkında bilgiler sunmuştur. Zehirler ile ilgili yaptığı çalışmalarda zehirlere karşı geliştirmiş olduğu panzehirlerin hazırlanışı ve bu panzehirleri ilk olarak hayvanlarda, özellikle de horozlarda kullandığını açıklamıştır. Kendisinin bulmuş oldğu ilaçlar ve tedavi yöntemlerini anlatan bu eser oldukça önemlidir.

Sabuncuoğlu Şerefeddin tıp alanında yaptığı tüm çalışmaları Türkçe olarak kaleme almıştır. Türkçe olarak kaleme almasının en büyük nedeni ise kendisinden sonra gelecek olan öğrencilerinin ve Osmanlı hekimlerinin türkçe dilini daha kolay bir şekilde anlayabilecekleri ve yabancı dillerdeki çevirilerle uğraşmalarının önüne geçmeye çalışarak müthiş bir türkçe tıp kaynağı oluşturmayı başarmıştır. Kendi döneminden önce yaşamış olan Hipokrat, İbn-i Sina, Galen gibi önemli tıp bilimcilerine ait eserleri Türkçe’ye kazandırmış olan Sabuncuoğlu Şerefeddin, aynı zamanda kendi deneyleri ve ilaç yapımındaki tüm bilgilerini yine türkçe olarak yazıp anlatmıştır. Hastalarını tedavi ettiği süreç içerisinde hem ilaçların etkisini hem de yaptığı cerrahi müdahellerin etkisini ve sonuçlarını özenle kaleme alan Sabuncuoğlu Şerefeddin, tıp tarihimizde oldukça değerli bir yere sahiptir.


facebook-paylas

Yorum Yok





Tibbiyardim.com Site İçi Arama:

Ana Sayfa

Anasayfa Anasayfa için tıklayınız !

Reklam