Kötü Beslenme Alışkanlığı

Kötü Beslenme

Kötü beslenme geçici ve kalıcı hastalığın ayrılmaz parçasıdır. Yetişkinlerin %50’ sinden fazlasında kötü beslenme olduğu uygun klinik değerlendirmelerde görülür. Tedavi ve cerrahi müdahale yapılan hastalarda kötü beslenme artış göstermektedir. Kötü beslenme anormal diyetlerde dahili olmak üzere çeşitli açlık durumlarından ortaya çıkabilir.

Kötü Beslenme Tanımları

Mutlak anlamda kötü beslenme, aşırı zayıflık ve aşırı kiloyu kapsamaktadır. Ancak bu bölümde, azalan protein ve enerji kaynağı ile beslenme yetersizliği gösteren kötü beslenmiş hastaların gelişimi üzerine odaklanılmaktadır.

Uygulamacı doktorlara göre, ayakta tedavi gören ve yatan hastalar sıralanan kriterlerden bir veya birkaçına sahip ise yetersiz beslenme riski altında kabul edilir. 3 ay içinde istemsiz olarak normal kilosunun %10 veya daha fazla altına düşerler. Boyuna göre olması gereken ideal kilosunun %90’ının altına olanlar (3) Vücut kitle indeksi düşük olanlar, % 70 altında kilosu olanlar ağır beslenme bozukluğu söz konusudur. % 60’ın altında olması halinde ise yaşam durur.

Açlık olan bölgelerde kötü beslenme endemik olarak ortaya çıkar. Gıda dağılımın düzgün olmadığı durumlarda iki tür kötü beslenme gözlenmektedir. Marasmus vücuttaki yağ ve protein kaybına yol açan açlık hali, buna karşın ödem ve yağlı karaciğer ile seyreden bazı proteinlerin alınmaması halidir. İkinci hastalık tekrarlayan diyabetli hastalıklarda çocuklarda diyetteki protein kısıtlamasını takiben ortaya çıkar. Bu türler, gelişmiş ülkelerde nadiren görülür. Bu ortamlarda kombine protein kalori kombinasyonu pek çok geçici ve kalıcı hastalık seyri sırasında ortaya çıkabilir. Bunun neticesinde vücut yağ kaybı, kas kitlesi kaybı, beslenme öğesi eksikliğine bağlı çeşitli belirtiler, dekübit ülserleri ve hayati tehlike arz eden enfeksiyonlar görülür.

Kötü Beslenmenin Nedenleri

Basit anlamda (1) alınan kalorinin normal enerji tüketimini karşılayacak kadar olması halinde, (2) depolanan enerjinin harcanması tüketilen enerjiden fazla olması, (3) dahili hastalık sürecinde enerji sağlayan metabolizma, protein ve diğer besin öğelerinin yetersizliği nedeniyle hastalar kilo kaybederler.

İnsan vücudu enerjisinin % 15-20’ ini yağ olarak depolar (kadınlarda erkeklerde daha fazla); açlık halinde endojen yağ asitlerinin metabolizması için kullanılır. Geriye kalan yağsız kütle hücre dışı ve hücre içi su, iskelet, glikojen ve iç organ proteinlerinden oluşur. Vücut yağı dışında, enerji rezervi hücre içi suyu ile birlikte vücut hücre kitlesini oluşturur. Böylece vücudun normal metabolik makinası destekleyen enzimlere ilave olarak vücut hücre kütlesi stresli dönemde glikojen ile enerji oluşturmak için protein sentezi sağlar.

Açlık ve Strese Karşı Metabolik Tepki

Vücut enerji deposunun harcanması (yağ, glikojen ve protein olarak) açlık dönemin (besin alınmasında ve besinlerin asimilasyonunda azalma olması) ve streste (enerji ve protein harcanmasında artış olması) farklılık gösterir. Stres vücut hücre kütlesini düşürürken açlık tük vücut kompartmanlarının ebatlarını azaltır, hücre dışı sıvıyı azaltır ve vücut yağlarına değişik etkileri vardır.

Normal 70 kg ağırlığında bir erkek 15 kg civarında yağ, 6 kg protein ve 0,4 kg glikojen olarak yakıt depolar. 24 saat açlık içinde ihtiyaç duyulan enerji, karaciğer glikojen deposunun harcanması ve 75 g’a kadar iki proteinin glikoza dönüştürülmesi ile karşılanmaktadır. Uzun açlık dönemlerinde metabolizma vücut yağı depolarıyla desteklenir. Bu da yağ asidi menşeli ketonları oluşturur

İnsanlarımızın beslenmesine dikkat etmemesinin sebeplerinin altında sosyal ve ekonomik şartlar daha çok göz önünde durmaktadır. Bunların yanı sıra bazı hastalıklar (Aids, diyabet ve yayılmış kanser gibi hastalıklar) kötü beslenmenin sebepleri arasında gösterilmektedir. İnsanlarımızın beslenmelerine dikkat etmeleri sağlıklı bir yaşam için en gerekli yollardan biridir.


facebook-paylas

Etiketler

Yorum Yok





Tibbiyardim.com Site İçi Arama:

Ana Sayfa

Anasayfa Anasayfa için tıklayınız !

Reklam